Çınarlı, Atatürk Cad. No 29 D:Kat 13, 01050 Seyhan/Adana

Disleksi

Disleksi, en sık rastlanan öğrenme bozukluklarından birisidir. Asıl sorunları hafıza ve dil ile ilgilidir. Disleksi olan kişiler her şeyi unutur ve dil ile ilgili derslerde sıkıntı çektikleri bilinen bir gerçektir. Bazıları okul zamanında hızlı konuşabilir.

Disleksi, en sık rastlanan öğrenme bozukluklarından  birisidir. Asıl sorunları hafıza ve dil ile ilgilidir. Disleksi olan kişiler her şeyi unutur ve dil ile ilgili derslerde sıkıntı çektikleri bilinen bir gerçektir. Bazıları okul zamanında hızlı konuşabilir. İnsanlar da onları pek dikkate almazlar. Normal bir insan okuma, yazma ve anlama gibi eylemler için beyninin sol ön lobunu kullanır. Disleksi olan kişiler sol ön lobu kullanmakta birtakım  zorluk yaşarlar. Günümüzde ise disleksi olan kişilerin sayısal zekâsı çok yüksektir. Okul zamanlarında matematik ve fizik derslerini çok severler. Fakat sözel konuları beceremeyebilirler. Disleksi olan kişilerin sözel zekâları düşük veya geri değillerdir. Aksine çok güçlü sözel zekâları vardır. Normal bir insanın hayal gücünün en az 2 katına sahiptirler. Disleksi olan çoğu kişinin en büyük düşmanı kitaplardır. Bazıları bir kitabı anlamak için aynı kitabı 5-6 kere okur. Disleksi olan insanlar üstün zekâlı insanlardır ve bir kısmı ise dâhidir. Albert Einstein, Walt Disney, Leonardo Da Vinci, Bill Gates gibi ünlü isimler bunlardan bazılarıdır.[kaynak belirtilmeli] Disleksi ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir İngiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından elde edildi ve British Medikal Journal’da yayınlandı. Morgan makalesinde 14 yaşında olan Percy adındaki erkek çocuğunun her zaman akıllı ve zeki bir tutum içinde olduğunu, yaşıtlarıyla kıyaslandığında oyunlarda hızlı olduğunu ve arkadaşlarından hiç bir zaman geride kalan yönü olmadığını, ancak okuyamadığını belirtiyordu. Bu dönemlerde disleksinin görme sistemiyle ilgili olduğu düşünülüyordu. Çünkü disleksinin en belirgin özelliklerinden biri harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıydı. Bu bakış açısından yola çıkan bir düşünceyle disleksiyle baş edebilmek için göz eğitimleri yaptırılıyordu. Daha sonra yapılan çalışmalarda ise disleksinin görmeyle ilgili bir bozukluk olmayıp dil sistemiyle ilgili bir bozukluk olduğunu ortaya koymuştur. Bugün göz eğitiminin disleksiyle yaşamayı kolaylaştırmadığı da artık kesinlikle kabul gören bir gerçek. Bugünkü bilgilerin ışığında, disleksi, fonem adı verilen dil birimlerinin birbirinden farklılıklarının ayırt edilmesi sırasında ortaya konmasıdır.

Temel olarak disleksi, okuma, heceleme ve yazma güçlüğü çekmektir. Bu eğitim grubunun içeriğinde disleksi rahatsızlığı olan öğrenciler için kelimeleri ve harfleri ayırt edebilmelerine yardım edecek egzersizler diğer eğitim gruplarından daha fazladır. Bu eğitim grubuna katılan öğrencilerde okuma güçlüğü azalmakta ve daha rahat okuyabilmektedirler.